Heykel Sanatı
Yardımcı sayfalar - 4
Madencilik ve Heykel
Madencilik ve Heykel Sanatı Ortak Noktalar ve Farklılıklar
Heykel ve heykelciliğin tarihi eski zamanlara kadar uzanır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda mermer, ağaç, taş, pişmiş toprak, maden gibi çok çeşitli malzemelerden yapılmış heykel ve heykelciklere rastlanmaktadır. Bu heykeller bazen toplumdaki önemli kişileri yüceltmek için yapılmışken bazen de din ile ilgili tasvirleri gerçeğe yansıtmak için yapılmıştır.
Bu inceleme yazımızda Madensanat.org olarak madencilik ve onunla yakından ilgili heykel sanatının ortak noktalarını ve farklılıklarını inceleyip, ortak geçmişe sahip bu iki sektörü yakından tanımaya çalışacağız.
Madencilik ve heykel sanatının en belirgin ortak özelliklerinden biri bildiğiniz üzere ikisinin de değerli taşlarla ilgili olmasıdır. Heykelcilik ortaya çıktığı tarihin ilk zamanlarından itibaren bir övünç ve minnet göstergesi olarak yapılmaktaydı. Bu durum onu değersiz taş ve madenlerden uzaklaştırdı. Çünkü bir lidere hediye edilmesi veya taptığı Tanrının figürünü içerip tapılması gereken heykelin sıradan bir taştan olmasını istememekteydiler.
Bu durum heykelciliği madencilik ile yakınlaştırdı. Çünkü büyük ve görkemli heykeller ortaya çıkarabilmek için geniş mermer madeni rezervlerine ihtiyaçları vardı. Türkiye’deki mermerlerinin büyük bir kısmının üzerinde Romalılar, Bizanslılar ve Yunanlar tarafından işlenmiş onlarca heykel bulunmasının bu nedenle tesadüf olmadığını anlayabiliyoruz.
Mısır kültüründeki heykel örnekleri de madencilik ile yakından ilgiliydi. Antik mısır maden sektörü açısından geniş bir sahaya sahipti ve maden ocakları aktif şekilde kullanılmaktaydı. Bu durum heykelcilik alanına da etkilemiştir. Dönemin neredeyse tüm krallarına, prenslerine, rahiplerine hatta memurlarına bile ait heykeller yapılmıştır. Yoğun taş ve altın madenleri yapılan heykellerde altın detaylarının kullanılmasına bile yol açmıştır.
Madencilik yapılış amacıyla heykel sanatından ayrılmaktadır. Her ne kadar tarihin ilk yıllarından beri madencilik süre gelse de gelişimi endüstri çağının başlaması ile olmuştur. Süregelen sanayi devrimi ile özellikle değeri gitgide artan kömür madeni üzerine yoğunlaşan bu sektör, endüstrinin enerji ihtiyacını karşılamaya yoğunlaşmıştı. Ancak heykel sanatı bu sırada hala devam etmekteydi. Yapılan eserler sanatçının kendinden bir yansıması olarak ortaya çıkmaktaydı. Yani madenciliğin amacı ekonomi iken heykelcilik sadece sanat görevini yerine getiriyordu.
Heykel sanatı da madencilik de oyma ve kazma eylemleri ile ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar farklı boyut ve türde gereçler kullanılsa da ikisinde de temel amaç kazarak değerli olanı ortaya çıkartmaktır. Madencilik gelişen teknoloji sayesinde kazma ve oyma işlemlerini daha modern makinelerle gerçekleştirebilmektedir. Ancak heykel sanatında böyle bir durum henüz söz konusu değildir. İnce işçilik ve bakış açısı gerektiren detaylar hala heykelciliğe ait oyma malzemeleri ile yapılmaktadır.
Her ne kadar birbirinden ayrı ve farklı gibi gözükse de madencilik ve heykel sanatı ile ilgili kesin bir yorum yapmamız mümkün değildir. Birbirlerinden zıt derecede farklılar da diyemeyiz, aynılar da diyemeyiz. Tarihte beraber yol alarak ilerleyen ve gelişen iki ayrı sektördürler aslında. Birbirlerinin içine geçmiş vaziyette de yol almaya devam ederler.